At, Tilki, Aslan

masalimiz

At, Tilki, Aslan

At yaşlanmış. Yıllar boyunca efendisine hizmet etmiş etmesine, ama artık işe yaramadığı için, efendisi gözünün yaşına bakmadan atı kapı dışarı etmiş:
“Benden çalışmayana ekmek yok! Başının çaresine bak. Yaşayabilirsen yaşa. Seni bir şartla beslerim. Bana bir aslan getir. Yoksa gözüme görünme.”
At, bu vefasızlığa çok üzülmüş. Artık hayatını tek başına vahşi ormanda sürdürebilecek kadar genç de değilmiş. Bu nedenle ormana gitmeye, hiç olmazsa huzur içinde ölebileceği bir köşe aramaya karar vermiş. Ormanda bir yandan ağlayıp bir yandan da gönlüne göre bir yer ararken karşısına tilki çıkmış:
“Niye ağlıyorsun at dostum?”
“Ah, ben ağlamayayım da kim ağlasın” diye içini çekmiş at ve olup biteni tilkiye anlatmış.
Tilki: “Sen işi bana bırak. Yapacağın tek şey şu ağacın dibine yatıp ölü numarası yapmak.”
At yere yatmış, tilki de aslana gitmiş. “Aman sevgili dostum! Kısmet ayağımıza geldi! Ağacın altında bir at ölmüş. Kocaman da butları var. Bize bir hafta yeter. İstemez misin?”
“istemez olur muyum?” demiş aslan ağzı sulanarak. Ağacın dibinde atı görünce hemen parçalamak istemiş, ama tilki şöyle demiş:
“Bence senin mağaraya götürelim, orada yeriz. Ormanın ortasında yemeye başlarsak bir sürü rakip çıkar bize.”
“Doğru, demiş aslan, ama nasıl götüreceğiz?”
“Atı senin kuyruğuna sıkıca bağlarım. Ardından çekersin.”
“Tamam.”
Tilki, atı aslanın kuyruğuna iyice bağlamış. Sonra da atın kulağına fısıldamış:
“Haydi dostum, bundan sonrası senin işin.” At da ayağa fırladığı gibi dörtnala koşmaya başlamış. Tabii aslanı da arkasından sürükleyerek. O hızla aslanı efendisinin bahçesine kadar çekmiş. İhtiyar atın koca aslanı getirdiğini gören sahibi, yaptıklarından utanmış. Aslanı avlamış sonra da sevgili atına ölünceye kadar bakmış.

Yazarı; Armağan Ataberk


Kartopu masalları masal diyarında..