Keçi ve Eşek
Günlerden bir gün, bir adamın ahırında bir keçisi ve bir de eşeği varmış.
Keçi,
‒ Onu benden daha çok seviyorlar, benden daha iyi besliyorlar, diye eşeği kıskanmış. Bir kurnazlık düşünmüş ve eşeğe,
‒ Eşek kardeş, sana çok üzülüyorum, demiş.
Eşek merakla sormuş:
‒ Nedenmiş o?
Keçi,
‒ Neden olacak, bir değirmen taşına koşarlar onu çevirirsin, bir sırtına yük vururlar onu taşırsın. Senin hiç rahat etmeye hakkın yok mu? Ben senin yerinde olsam ne yaparım biliyor musun? Bir hendeğin yanından geçerken
başım dönmüş gibi yapar hendeğin içine yuvarlanırım. Belki o zaman birkaç gün dinlenirim. Keçinin sözlerine kanan eşek, hâlinin içler acısı olduğunu düşünmüş. Bir gün hendeğin yanından geçerken kendini hendekten aşağı atıvermiş. Atıvermiş ama her tarafı yara bere içinde kalmış. Sahibi onun bu kötü hâline acımış ve hemen bir veteriner getirmiş. Veteriner eşeği iyice muayene ettikten sonra şöyle demiş:
‒ Bu hayvan öyle ilaçla iyileşecek gibi değil. Ancak sana dediklerimi yaparsan eşeğini kurtarabilirsin.
Eşek sahibi, veterinere yalvarmış:
‒ Aman efendim, o benim her şeyim. Onsuz ben işlerimi nasıl yaparım? Onu kurtarmak için ne yapmam gerektiğini siz söyleyin yeter.
Veteriner,
‒ Bir keçi ciğeri bulup kaynatacak ve suyunu bu hayvana içireceksin, demiş.
Adamcağız, yeter ki eşeğim iyileşsin, diye keçiyi gözden çıkarmış ve onu kesivermiş.